11 Ağustos 2013 Pazar

ZAMANIN RUHU, AŞK’IN YASI


Bir keresinde bir eğitimde duymuştum.Bedenlerinde bir uzuvları eksik olan insanlar bazen  ağrı hissettiklerinde o uzvu hissederlermis. Örneğin ayağını savaşta kaybetmiş bir asker bazı sabahlar uyanır ve ayak parmaklarında yoğun bir acı hissedermiş..

Son günlerde tuhaf bir hal var üzerimde.Biraz arabesk bir hal.Geçenlerde dalga geçmiştim kendimle hatta.Sabah saatlerinde mutlaka yoga, meditasyon yada psikolojiyle ilgili kitap okurum, videolar  araştırmalar izlerim.Geçen sabah Jung un bir videosunu izliyordum.Bilinçaltı ve bilinçüstü nasıl çalışır, bilinçaltımızı etkileyen geçmişten  gelen farkında bile olmadığımız pek çok şey olduğundan bahsediyordu.(Aslında karma ve aile dizimi terapisi tamamen buna dayanıyor)
Herneyse Jungu izlerken birdenbire kulağıma bir şarkı çalındı.Kafamın içinde dönüp duruyordu.Hadi ordan dedim, sabahın 10 u ve ben pek entellektüel araştırmamı yaparken İbrahim Tatlises”in “Bir güzel sevmiştim, yanağı gamze, benziyordu gülüşleri saz ile söze..”adlı türküsü de nereden çıktı?Tamam arabesk severim, bir derdim yok dinlerim de ara ara ve hatta söylerim ama neden şimdi ve neden bu şarkı?

Yoganın bana öğrettiği en büyük şeylerden biri olan karşına çıktıysa vardır bir sebebi mottosunu takip ederek bir kaç defa dinledim şarkıyı.Baya iyi de geldi.Ama tuhaf bir hüzün kapladı beni, sebebini anlayamadım ve hayatıma devam ettim.

Bayram seyran derken ben kendimi biraz izole etme, çok sevdiğim balkonumda yanlız başıma kalıp düşünme, yazı yazma, akşamları romanik komedi izlemeyle dolu bir süreçte buldum .Bunları hazır tatildeyim ders te vermiyorum diyerek aksamları ara ara içilen akşamüstü biraları da izledi.Hemen hemen aynı saatlerde akşam 5 civarı…

Dediğim gibi benim şu anki hayat ritmim için garip bir durum olsa da çok abartmadan, kendi sabah pratiklerimi aksatmadan biraz bu duygulara bıraktım kendimi.Benim için garip bir durumdu ama çok ta takmadım, filmim bitmek üzere sanırım onun stresini yaşıyorum diye düşünüyordum.

Sonra birden Sezen Aksu girdi beynime, sadece bir defa dinlediğim bir şarkısı  günlerdir sürekli kafamın içinde çalıp duruyordu.
”Başka sevgilerde teselli bulunca, işte biz o zaman tükeneceğiz”

Ve bir sabah meditasyonumu yaparken birdenbire anladım neden tüm bunları özellikle bu birkaç haftadır yaşadığımı.

Bu benim ruhumun yas süreciydi…
Şuanki yaşamımda o yası fiziksel yada duygusal olarak yaşamıyordum elbette. Benim için  çoktan tamamlanmış bir süreçti.Ama enerji bedenimde bir yerlerde hala kırıntıları vardı.Ve ruhum bunu hatırlıyordu.

Bundan iki sene önce uzun süren bir ilişkimin bitiş ve ayrılık sürecini yaşamıştım Ağustos ayında.Tamamen yasla geçmişti.Derlerki bazı insanlar için  ayrılık bir nevi ölüm gibidir.Bir ölümün ardından nasıl yas tutmak gerekirse, bir ayrılığın ardından da  o yası tutmak gerekir.Bu sağlıklı bir süreçtir.

Ben de tutmuştum o yası.İlk zamanları çok zordu.Yanlız başıma balkonumda, biraz arabesk, biraz içki, güvercinlerle uzun uzun bakışmalar,bulutlarla konuşmalar.Bedenimin bir parçasının kopmasi gibiydi.Bir taraftan çok sevdiğim birini kaybetmek ve buna alışmak öteki taraftan da bir kadın olarak pek çok soruyla başbaşa kalmak.Ağırdı…

Sonra bir akşam biraz sarhoş olduğum bir akşam hatta geceyarısı tuvalate gitmek için hızla kalmıştım yatağımdan.Koridorda başım döndü ve yere düştüm.Ev arkadaşım odasında sevgilisi ile huzur içinde yatıyordu ve ben onun kapısının önüne  yığılmıştım.Kafam yere çarptı.Canım oldukça acıdı.Sesimi çıkartamadım.Gücüm yoktu.Biraz ağladım…

Sonra gözlerimi açtım.Salon perdesinden sızan ışığa baktım.Derin bir nefes aldım.Ve birden birşey oldu.İçimde birşeyler yer değiştirdi.Ruhumda birşey oldu.
Bir dakika ya dedim kendi kendime, ne oluyor burda…
Mesele benim karşımdaki  kişi değil, mesela tam da benim…

Onu suçlayıp, onun ne yapıp yapmadığını düşünmek yerine benim tamamen kendime bakmam gerekiyor.
Ben kimim? Nasıl bir insanım?Bir ilişkide nasıl bir kadınım?Beni bu noktaya getiren şeyler neler…

Işte o geceden sonra hayatım değişti.Sanırım küçük bir aydınlanma yaşadımJ
Yas sürecim yere yığıldığım gece bitmişti artık.Ve ben kendi keşif yolculuğuma başlamıştım.O ana kadar teoride oldukça iyi öğrendiğim yoga, meditasyon işte o günden sonra hayatımda başka türlü bir dönüşümde en büyük yardımcılarım oldular.Bir taraftan yazmaya daha yoğun meditasyon yapmaya ve aile dizimi eğitimlerine katılmaya başladım.Ve herşeyimi sorguladım.Her sorgum her izlemem tamamen benden geçti.Kendimi parçalara ayırdım, herbir parçayı tek tek inceledim. Ruhumun karanlığını da gördüm aydınlığını da.İçimdeki erkeği de gördüm kadını da .Hepsini kabul ettim, sevdim ve tekrar biraraya getirdim.

Filmimin hikayesi de o süreçte ortaya çıktı ve tam bir sene sonra yine Ağustos ayında filmi çektik.
Bu süreçte özellikle anneme, ablama ve etrafımdaki kadın arkadaşlarıma daha çok yaklaşmaya başladım. Kadınların desteğini istedim.Kadınların iyileştirici gücünü tekrar keşfettim.Onlara yaklaştıkça  kadınları ve kadın olmayı daha çok sevdim ve kendime de yaklaştım.

Eski partnerimle de aramızdaki duyguyu oldukça saygılı bir biçimde dönüştürmeyi başardık.Ara ara buluşup sohbet ettik.Birbirimize duyduğumuz sevgi hala ordaydı ama başka türlü bir şeye dönüşmüştü. Hayatta başka türlü tercihler yapmıştık. Biliyordum ki o beni her zaman destekleyecek ve hayatımda olacak.Böylece ikimizde hayatlarımıza devam ettik.Bu yaşadığımız ilişkiyi de onore etmekti aynı zamanda.

Mitolojik öykülerde kahramanın büyük ödülüne kavuşması değişmiş olarak hayatına devam etmesi  için ödemesi gereken bir bedel vardır mutlaka.
Ben belki  sevdigim adamı kaybetmiştim ama kendimi bulmuştum.Benim de ödülüm buydu…
İşte böyle…
Namaste