Bir
keresinde bir eğitimde duymuştum.Bedenlerinde bir uzuvları eksik olan insanlar
bazen ağrı hissettiklerinde o uzvu
hissederlermis. Örneğin ayağını savaşta kaybetmiş bir asker bazı sabahlar
uyanır ve ayak parmaklarında yoğun bir acı hissedermiş..
Son
günlerde tuhaf bir hal var üzerimde.Biraz arabesk bir hal.Geçenlerde dalga
geçmiştim kendimle hatta.Sabah saatlerinde mutlaka yoga, meditasyon yada
psikolojiyle ilgili kitap okurum, videolar araştırmalar izlerim.Geçen sabah Jung un bir videosunu
izliyordum.Bilinçaltı ve bilinçüstü nasıl çalışır, bilinçaltımızı etkileyen
geçmişten gelen farkında bile
olmadığımız pek çok şey olduğundan bahsediyordu.(Aslında karma ve aile dizimi
terapisi tamamen buna dayanıyor)
Herneyse
Jungu izlerken birdenbire kulağıma bir şarkı çalındı.Kafamın içinde dönüp
duruyordu.Hadi ordan dedim, sabahın 10 u ve ben pek entellektüel araştırmamı
yaparken İbrahim Tatlises”in “Bir güzel sevmiştim, yanağı gamze, benziyordu
gülüşleri saz ile söze..”adlı türküsü de nereden çıktı?Tamam arabesk severim,
bir derdim yok dinlerim de ara ara ve hatta söylerim ama neden şimdi ve neden
bu şarkı?
Yoganın
bana öğrettiği en büyük şeylerden biri olan karşına çıktıysa vardır bir sebebi
mottosunu takip ederek bir kaç defa dinledim şarkıyı.Baya iyi de geldi.Ama
tuhaf bir hüzün kapladı beni, sebebini anlayamadım ve hayatıma devam ettim.
Bayram
seyran derken ben kendimi biraz izole etme, çok sevdiğim balkonumda yanlız
başıma kalıp düşünme, yazı yazma, akşamları romanik komedi izlemeyle dolu bir
süreçte buldum .Bunları hazır tatildeyim ders te vermiyorum diyerek aksamları
ara ara içilen akşamüstü biraları da izledi.Hemen hemen aynı saatlerde akşam 5
civarı…
Dediğim
gibi benim şu anki hayat ritmim için garip bir durum olsa da çok abartmadan,
kendi sabah pratiklerimi aksatmadan biraz bu duygulara bıraktım kendimi.Benim
için garip bir durumdu ama çok ta takmadım, filmim bitmek üzere sanırım onun
stresini yaşıyorum diye düşünüyordum.
Sonra
birden Sezen Aksu girdi beynime, sadece bir defa dinlediğim bir şarkısı günlerdir sürekli kafamın içinde çalıp
duruyordu.
”Başka
sevgilerde teselli bulunca, işte biz o zaman tükeneceğiz”
Ve bir sabah meditasyonumu yaparken birdenbire anladım neden tüm bunları özellikle bu
birkaç haftadır yaşadığımı.
Bu benim
ruhumun yas süreciydi…
Şuanki
yaşamımda o yası fiziksel yada duygusal olarak yaşamıyordum elbette. Benim
için çoktan tamamlanmış bir
süreçti.Ama enerji bedenimde bir yerlerde hala kırıntıları vardı.Ve ruhum bunu
hatırlıyordu.
Bundan
iki sene önce uzun süren bir ilişkimin bitiş ve ayrılık sürecini yaşamıştım
Ağustos ayında.Tamamen yasla geçmişti.Derlerki bazı insanlar için ayrılık bir nevi ölüm gibidir.Bir
ölümün ardından nasıl yas tutmak gerekirse, bir ayrılığın ardından da o yası tutmak gerekir.Bu sağlıklı bir
süreçtir.
Ben de
tutmuştum o yası.İlk zamanları çok zordu.Yanlız başıma balkonumda, biraz
arabesk, biraz içki, güvercinlerle uzun uzun bakışmalar,bulutlarla
konuşmalar.Bedenimin bir parçasının kopmasi gibiydi.Bir taraftan çok sevdiğim
birini kaybetmek ve buna alışmak öteki taraftan da bir kadın olarak pek çok
soruyla başbaşa kalmak.Ağırdı…
Sonra bir
akşam biraz sarhoş olduğum bir akşam hatta geceyarısı tuvalate gitmek için
hızla kalmıştım yatağımdan.Koridorda başım döndü ve yere düştüm.Ev arkadaşım
odasında sevgilisi ile huzur içinde yatıyordu ve ben onun kapısının önüne yığılmıştım.Kafam yere çarptı.Canım
oldukça acıdı.Sesimi çıkartamadım.Gücüm yoktu.Biraz ağladım…
Sonra
gözlerimi açtım.Salon perdesinden sızan ışığa baktım.Derin bir nefes aldım.Ve
birden birşey oldu.İçimde birşeyler yer değiştirdi.Ruhumda birşey oldu.
Bir
dakika ya dedim kendi kendime, ne oluyor burda…
Mesele
benim karşımdaki kişi değil,
mesela tam da benim…
Onu
suçlayıp, onun ne yapıp yapmadığını düşünmek yerine benim tamamen kendime
bakmam gerekiyor.
Ben
kimim? Nasıl bir insanım?Bir ilişkide nasıl bir kadınım?Beni bu noktaya getiren
şeyler neler…
Işte o
geceden sonra hayatım değişti.Sanırım küçük bir aydınlanma yaşadımJ
Yas
sürecim yere yığıldığım gece bitmişti artık.Ve ben kendi keşif yolculuğuma
başlamıştım.O ana kadar teoride oldukça iyi öğrendiğim yoga, meditasyon işte o
günden sonra hayatımda başka türlü bir dönüşümde en büyük yardımcılarım
oldular.Bir taraftan yazmaya daha yoğun meditasyon yapmaya ve aile dizimi eğitimlerine
katılmaya başladım.Ve herşeyimi sorguladım.Her sorgum her izlemem tamamen
benden geçti.Kendimi parçalara ayırdım, herbir parçayı tek tek inceledim.
Ruhumun karanlığını da gördüm aydınlığını da.İçimdeki erkeği de gördüm kadını
da .Hepsini kabul ettim, sevdim ve tekrar biraraya getirdim.
Filmimin
hikayesi de o süreçte ortaya çıktı ve tam
bir sene sonra yine Ağustos ayında filmi çektik.
Bu
süreçte özellikle anneme, ablama ve etrafımdaki kadın arkadaşlarıma daha çok
yaklaşmaya başladım. Kadınların desteğini istedim.Kadınların iyileştirici
gücünü tekrar keşfettim.Onlara yaklaştıkça kadınları ve kadın olmayı daha çok sevdim ve kendime de
yaklaştım.
Eski
partnerimle de aramızdaki duyguyu oldukça saygılı bir biçimde dönüştürmeyi
başardık.Ara ara buluşup sohbet ettik.Birbirimize duyduğumuz sevgi hala ordaydı
ama başka türlü bir şeye dönüşmüştü. Hayatta başka türlü tercihler yapmıştık.
Biliyordum ki o beni her zaman destekleyecek ve hayatımda olacak.Böylece
ikimizde hayatlarımıza devam ettik.Bu yaşadığımız ilişkiyi de onore etmekti
aynı zamanda.
Mitolojik
öykülerde kahramanın büyük ödülüne kavuşması değişmiş olarak hayatına devam
etmesi için ödemesi gereken bir
bedel vardır mutlaka.
Ben
belki sevdigim adamı kaybetmiştim
ama kendimi bulmuştum.Benim de ödülüm buydu…
İşte
böyle…
Namaste