18 Haziran 2012 Pazartesi

Anımsıyorum : Ya Allah Ya Muhammed , Ya Ali!



Çocukluğumda normal evlerde TRT’de pazar konserleri izmenirken ,bizim evde pazar sabahları Mahsuni Şerif’in türküleri dinlenirdi. Ya baba çok sıkıcı bu müzik desek te ,babam kızım bu bizim kültürümüz derdi. Hem dinle bak ne hoş söylüyor Mahsuni der, teybin sesini biraz daha açardı-Kaşların arasına domdom kursunu değdi, bir avcı vurdu beni, bin avci yedi beni.Bize “dom dom”dediği kısımlar komik gelir , gülerdik. Ya baba değiştir bu müziği derdik. O da tamam peki o zaman  der teybin ikinci gözüne özenle  Arif Sağ yada Musa Eroglu´nun Muhabbet serisi kasetlerini yerleştir ve bunu daha çok seversiniz derdi.Onları daha çok severdik gerçekten de çünkü bazen düğünlerde  dinlerdik. Daha tanıdık gelirlerdi bize…
Tabi babamın bize kültürü anlatma çabaları devam ederdi; aslında bu bir çaba değil, doğal bir yaşam biçimiydi. Evde biraraya gelindiğinde mutlaka saz çalan birisi olurdu. Her evde saz baş köşede dururdu.Sofralar kurulur ve annem içerideki odadan türkü defterini getirir ve Babamla beraber sevdikleri türküleri söylemeye başlardı. Bize de tembih ederdi ;Kızım bir defteriniz olsun, türkülerinizi yazın diye…
Ben evin asi ve biraz da değişik kızı olarak rock müzik, heavy metal hatta death metal dinlerken türküleri niye yazayım ki diye düşünürdüm. Ablam hem sesi güzel olduğu için hem de kendi kültürünün benden çok daha farkında olduğu için kendi defterine yazar  ve de çok güzel söylerdi.
Ben de severdim hani dinlemeyi ve  bilirdim ki  türkü söylemek Alevi kültürünün aile içi iletişiminin önemli bir parçasıydı. Annemle babamın beraber türkü söylemesini dinlemek  hoşuma gider ama o türküleri pek hissedemezdim yada ne hissettiğimi anlamazdım…
Alevi olmanın , türkü söylemenin bu ülkede pek te sevilen  bir şey olmadığını , tam da benim doğduğum senelerde ,  benim doğduğum topraklarda insanların alevi oldukları için evlerine işretler konularak, evlerine zorla girilerek sokaklarda toplayıp birbirlerinin gözü önünde yok edildiklerinin farkında değildim  gençlik ateşiyle kendi isyanımı rock müzik te  arıyordum ...

Geçenlerde kuzenlerimle beraber dayımlarda türkü dinleyip muhabbet ettik. Dayıma sordum; siz çocukken nasıldı diye? Köyde cem yapar mıydınız diye?
Evet dedi evlerde buluşurduk o zamanlar.Dedeler, kadınlar, çocuklar toplanır, kapıya mutlaka nöbetçi koyardık.Önce toplantı yapılır , köyün sorunları tartışılır ,küskünler barıştırılır ve eğer  birinin yanlış yaptığı bir şey varsa dedeler karar verir toplumdan dışlanma cezası verirlerdi. Sonra da beraberce saz çalınır ve türkü söylenirdi..
İşte ben tam da 36 yaşımda çocukluğumda dinlediğim türküleri tekrar dinlerken , zaman zaman gözlerim dolar, bakarım ki hatırlıyorum herbirini annemden, babamdan, nenemden, dinlediğimiz kasetlerden ve artık bılıyorum  kalbimde biriken o his aslında tüm bu çağlardan, baskılardan miras kalmış bana. Ne olduğunu bilmesem de ne olduğunu hissederim kalbimin taa derinlerinde…