Bir gün
babam bana bir soru sordu.
Sanırım
üniversitedeydim.Sene 1998.Kızım ben hiç bilmiyorum sen ne düşünüyorsun din
hakkında inanç hakkında.Konuşalım mı biraz dedi.
Ben de yaa
işte ne bilim… bilmiyorum ki işte dünya falan var… diye gevelemiştim. Din ve
inanç hakkında gerçekten hiç düşünmemiştim.Alevi bir aileden geldiğim için de
herhangi bir din baskısı yoktu hayatımda. Hatta bizler biraz ateist aleviler
olarak yetiştik sanırım.(bu tamamen benim tanımındır J)Aleviliğin rituellerini o kadar da yerine getirmezdik.Neneler
hariç alevi oruçlarını tutan pek görmedim diyebilirim ve açıkcası hayatımın çok
uzun bir döneminde merak ta etmedim .
Geçenlerde
babama ben soruyorum bu sefer ya baba bizi niye Ceme götürmediniz hiç?
Bir Cem evinin ne olduğunu
ve işlevini ilk olarak fark ettiğimde dedemin cenazesindeydik.Üniversiteyi
bitirmiş çalışma hayatına başlamıştım Evimizin orda büyük bir cem evi vardı ve
bazı zamanlar cümle içinde kullanımı artardı. O zamanlar anlardık ki cenaze
var.
Ben gençlik yıllarımda
hayatı ve dünyayı ve kendimi anlama çabalarımı biraz isyanla ama daha çok kendi
dünyamı kurarak ve etrafında olup bitenlerden bazen kendimi izole ederek büyüdüm. İlkokuldan sonra lise
sona kadar kolejde okudum. Çok iyi bir öğrenciydim.Başarılı olmanın taşıdığım
tüm farklılıklardan sıyrılmak ve toplumda kabul görmek için bir çıkış kapısı
olduğunu çocukken fark etmiştim.Çünkü çok olmasa da ismimden dolayı yada Kürt olmaktan hadi o olmadı Alevi
olmaktan o da mı olmadı solcu bir aileden gelmekten dolayı ayrımcılık
denemeleri olmuştur hayatımda
Neyseki özgüveni yüksek
bir çocuktum ve kimliklerıine ne çok tutunan ne de yoksayan bir aileden
geliyordum.
Kolejde İngilizceyi de iyi
öğrendim.O bana başka türlü bir hayatın kapılarını açtı. Okuduğum kitaplar,
dinlediğim müzikler, mektup arkadaslarım.. yani kendime yeni bir dünya
yaratabiliyordum ve bir çocuk olarak gelişirken biraz da olduğum ortamdan
farklı biri olarak büyüyordum.Çok meraklı bir çocuktum müzige, kitaba, dansa,
spora.
Ve herşeyi denerdim. Paten
kaymak, gitar çalmak, çingene dansı bilemedin rap .
4 çocuklu bir ailenin
kolejde okuyan tek çocuğuydum ama niyeyse bu kardeşler arasında hiçbir zaman
sorun olmazdı. Annem hep derdi
bizim Devrim biraz değişik bir çocuk, birseye aldırmaz, kıyamette kopsa
alır kitabını eline okur kendi dünyasında.Anlayacağınız herzaman ailemin
desteğiyle bana karşı saygılarıyla kendi yolumu bulmaya çalıştım ve bunun için
de çok çok şanslıyım.
Neyse bir gün kuzenim
Mahirle beraber kendimizi cem evinde dedemin cenazesinde taziyeleri kabul ederken bulduk.
O da benim gibi isyankar
bir arkadaştı. Aslında benim ablam ve onun kardeşinin bu görevi yerine
getiriyor olmaları gerekirdi herikisi de kendi kültürlerine yakın kişilerdi ama
ikiside yurtdışında yaşıyordu dolayısı ile biz abii nee oluyoo yaaa
tavırlarımızla başınız sağolsun diyenlerin ellerinden sıkarken sanırım o gün hem büyüdük hem de kendi
kültürümüze inisiye olduk. Yani ben öyle oldum.
O cenazeyi şaşkınlıkla
izlediğimi hatırlıyorum. Dedemi yıkadıkları odayı annemin ve kardeşlerinin o
odada onunla son vedalarını, tabutun önüne nenemin yaklaşıp ta Hassan Hassanko dediğini uzun bir koridorun
kapısından sızan ışıktan gördüğüm babamın hızlı hızlı içtiği sigarasıyla
herkesi selamladığını ilk orda o cemevinde başka bir açıdan farkettim.
Kendi kültürüme olan
merakım da o zamanlarda başladı.
Aslında biz ne kadar da
alevi olsak o inanışın getirdiği uygulamalarla büyümedik.Ben hiç Cem görmedim
mesela.
Daha çok alevi olamanın
felsefesini aile hayatında yaşadık. Daha önce bir yazımda anlatmıştım babamın
bize Mahsuni Şerif türkülerini dinlettirme çabalarını beraber söylenen
türküleri ve türkü defterlerimizi…
Bazen düşünüyorum, sanırım
ne olursa olsun bir inanç ritüelleri eksikliği yaşıyorumdum belki de
hayatımda.Bundan dolayıdır budizme, yoga ve meditasyona daha araştırmaci bir
gözle bakmam,yani bir varoluş felsefesi sunması bana iyi geliyor Bahsettiğim
şey din kavramı değil ama bir evrene bir enerjiye inanma ihtiyacı duyuyorum..
bu bana iyi geliyor ve Alevilikte de tarif edilen aşk hali, sevda hali, doğaya
duyulan hayranlık biraz şamanik ritueller, cemler mesela; tanrıya kadın, erkek
dansla dönerek yakın olma halleri
inanılmaz mistik benim için.
Bazen kızıyordum babama ya
baba niye ceme götürmedin bizi hiç diye
Kızım derdi alevi olsun, sunni
olsun, hristiyan olsun önemli olan inancını yapacağın rituellerle başkasına
göstermek değil kalbinde dürüst olmak, sevgi duymak, saygı duymak ve insan
olmak insan. Gerisi boş.
Namaste
ateş nardadır sacda
değildir
keramet hırkada
taçda değildir
ne arar isen
kendinde ara
kudüste mekkede hacda değildir.
ellerin kabesi var
benim kabem insandır
kuran da kurtaran
da
insanoğlu insandır…
(Hacı Bektaş-ı Veli)