17 Haziran 2011 Cuma

-Abi… Abi… Çocuk …


Gözlerimi hafifçe aralıyorum. Karanlık… Koridordan sızan hafif bir ışık var. Işığı tam olarak göremiyorum: hayal meyal… bölünüyor…

Nerdeyim ben?

Tekrar kapatıyorum gözlerimi. Uyumaya çalışıyorum. Sanki uyursam herşey normala dönecek…

-Abi…abi..çocuk , çocuk…

Sesi işitiyorum. Nerden geldiğini anlayamıyorum ama o kadar derinden ki gelen ses uyanıp bakmak istiyorum. Çok uykum var.  Her yanım sızlıyor. Uyuma isteğim, uyanma isteğimi bastırıyor.

-Abi… çocuk…  Abi… çocuk

Neler oluyor? Kim bu kadın? Uykum var…
Bir ağlama sesi; ama bu sefer yakından, aynı odadan geliyor…

 -Bırakın beni , bırakın beni ne olursunuz...Bırakın evime gideyim…
-Abi.. abi çocuk…
-Sus , sus be  suss… Bir erkek …


Uyku.. ağır bir uyku , uyursam duymayacağım, uyursam artık korkmayacağım, korku  evet evet yavaş yavaş bilincim açılırken hissettiğim bu şey korku , kalbim biraz daha da hızlandı…

-Abii.. abiiii…
Çaresizlik, sesinde hissettiğim, onca mesafeden onu görmeden..

Bir kadının çaresizliği , bir insanın çaresizliği... Benim de hissettiğim tek şey şu anda çaresizlik! Gözlerim doluyur, ıslanıyor gözlerim,
İstemiyorum ağlamak, istemiyorum korkmak…
Şu an bu odada, bu insanlarla!

Nerdeyse tamamen uyanıyorum..Uyanırsam herşey daha gerçek olacak ve ben nasıl başedeceğim bunlarla..

-Abi... abi..

Kızlar tuvaleti…

Okul kantini…

Kızlar tuvaletindeydim; orası çoğu zaman benim mahrem yerimdi , kendimle kaldığım yerdi: bazen hüzünlü, bazen üzgün olduğumda aynaya uzun uzun bakar, bu yüz benim mi diye düşünürdüm, bunlar benim mi başıma geliyor, yüzümdeki hüznü dudaklarımın iki ucundan tutup yukarıya çekerek değiştirmeye çalışırdım; Aynaya bakınca değişsede o yüz, içimde değişmezdi o duygular…

Ve gürültü , ayak sesleri , çığlıklar , kapı hızlıca açıldı , onu gördüğümde ilk aklıma gelen “ama burası kızların yeri!” demek oldu...

Elindeki silahi görünce yüzümdeki hüzün uçup gitti...
Yerini  korkuya ve şoka bıraktı ve bu sefer yüzümdeki o değişim ruhuma da yansımıştı...

 Abii.. çocuk ..abii

Yine o ses...

Orda kaldığımız o üç gece boyunca sordu durdu o ses ...

Şimdi bile bazen  rüyalarımda  o sesi duyarım...
Karanlıklar içinde çocuğumu ararim.
Bağırmak haykırmak istiyerim ama ağzımdan sadece o iki kelime çıkar…

-Abi… Çocuk ...Çocuk…

Belki biz çok şanslıydık, üç gece kaldıktan sonra çıktık ordan…oysaki sadece ögrenciydik,daha iyi koşullarda eğitim istiyorduk…
ama biliyorum ki o hücrelerde kaybolan, ruhları, onurları ezilen nice insanlar vardı.

Belki de onların  haykırışlarıydı duyduğum, onları bekleyen annelerinin..çocuklarının...
Hiç gelmeyeceklerini bilselerde hala bekleyen...



Hiç yorum yok: