-Aman be,
ne kadar yakışıklı ya, hiç bu kadar yakışıklı otobüs şöförü de görmemiştim.
-Haydaa
nerden çıktı şimdi bu, artık otobüs şöförlerine mi bakıyorsun?
-Niye
ya, baksana boylu poslu adam, üstelik temiz yüzlü.
-Bravo
bu yaşına kadar otobüs şöförüne sevdalanmak için mi bekledin? Kayıııt , motooor
film çekimi başlasın!
-Sen de
çok sıkıcısın, ayrıca adam ayırıyorsun. Ne var sanki otobüs şöforü olunca aşk
olmuyor mu şimdi? Hem baksana ne güzel gülümsüyor. Adı ne acaba? Mehmet olsun
adı mesela. Yok ya Halil'dir bunun adı...
-Aloo"Halil canım, nerde kaldın?
-Hayatım çok trafik var. Kabataşta sıkıştık kaldık, sen beni bekleme yemeğe, başla.
-Yaa ama olmaz, ben seni bekleyeceğim. Hem hangi kadın yeni evlendiği kocasını beklemeden yemeğe oturur ki?"
-Aloo"Halil canım, nerde kaldın?
-Hayatım çok trafik var. Kabataşta sıkıştık kaldık, sen beni bekleme yemeğe, başla.
-Yaa ama olmaz, ben seni bekleyeceğim. Hem hangi kadın yeni evlendiği kocasını beklemeden yemeğe oturur ki?"
-Çüşş
evlilik hayalleri bile kurdun. Tam tamına 4 dakika oldu adamı göreli!
-Dur
ya, bırak hayallerimle kalayım biraz. Bak şimdi; biz birbirimizi görür görmez aşık
olmuşuz. Halil de aslında mühendismiş. Geçen gazetede okumuştum en iyi koca mühendislerden
oluyormuş. Onlar evliliğe de iş gibi bakıyorlarmış.Evde huzur ve sükunet arıyorlarmış.Neyse,
Halil de mühendis ama aynı zamanda yaratıcı bir adam, e zaten mühendis dedim
ya, sıkılmış biraz farklı birşeyler arıyormuş hayatta. Çocukluğundan beri çok
severmiş otobüsleri. Belediyede çalışan bir kuzeni varmış; otobüsleri
tasarlayan, hem Halil de muhendis ya, işte o da araba, otobüs mühendisi, yani
kaç koltuk lazım, ayaktayken tutunacağın o şeyler, neydi adı; işte o şeylerden
kaç tane lazım, aralarındaki mesafe ne kadar olmalı, onları falan hep Halil
hesaplıyormuş. Hani bazen çok yakın oluyor ya birbirine, yani sabit olmuyorlar
ve sen ayaktayken yorgun argın başka birinin elleri dokunuyor sana rahatsız
oluyorsun. Zaten Halil de Amerika'da
okumuş.
-Halil'in
elleri dokunsa rahatsız olmazdın ama.
-Yaaa
sen de ne sıkıcısın, bir hayal kurdurmadın şurada.
-Hayallerin
çok saçma da ondan. Hepsi peri masalı sanki, yakışıklı prens otobüs söförü olmuş,
birgün prenses otobüse binmiş, aa bak şu tesadüfe prensesin akbilindeki kontürler
de yeni bitmişmiş, yakışıklı prens
kimliğini gizliyormuş ama prensesi görür görmez anlamış hayatının kadını olduğunu, gömleğinin cebindeki akbili cıkarmış,
"bunu kullanabilirsiniz" demiş, prenses de biraz utanarak, "yok
gerek yok ben inip yürürüm" demiş (yaa bak gördün mü kızı, hayır diyor,
kendini ağırdan satıyor, sen de hemen evlendin adamla 4. dakikada. Ne yemek pişirdin
bari Halil'ciğine)
-Ne
yani olmaz mı, insan bir görüşte aşık olamaz mi? Yalan mı yani onca film, onca kitap yalan mı söylüyor?Peki
ya şiirler, onlar da mı yalan?
-Yalan
tabi. O yalan bir tanım. Aşk değil mevzu, sevgi bi kere.
-Niye,
aşık olunca sevgi olmuyor mu?
-Olmuyor.
Aşk tutkularına esir olduğun bir durum. Beyin kimyan bile bozuluyor. Gözlerini
kararttığın, gerçek olanı göremediğin bir hal .Sen aşk zannediyorsun, ayy tesadüfe
bak ki karşılaştık diyorsun ama öyle olmuyor canım.
-Ya nasıl
oluyor, madem çok biliyorsun o zaman sen niye yalnızsın?
-Yalnızsam
ne olmuş?
-Yalnızsın
işte! Sen de istemiyor musun bir aşığın olsun?
-Aşığım
değil ama bir ilişkim olsun istiyorum tabii ki.
-İlişki
nedir ki senin için?
-Nasıl
yani?
-Ilişki
tanımın nedir?
-Dalga
geçiyorsun benimle, Halil'le yaşadığım yıldırım aşkımızla. Sen anlat da
dinleyelim o zaman.
-Bak
ya, niye dalga geçeyim, sadece o hissettiğin gerçek değil diyorum. Senin
kafanda belli bir fantezi var, öğrenilmiş şeyler bunlar. Çocukluğunda kafana
sokmuşlar; prensesler, kahramanlar, beyaz atlı prensler. Adam gelecek, hayatına
girecek ve senin yalnızlığın bitecek ve artık tastamam bir kadın olacaksın…Bu
yanlış diyorum. Hayat bir romatik komedi değil.
-Nesi
yanlış ki; bir kadın, bir adam. İşte iki
elmanın yarısı.
-Ha ha
iki değil o. İşte bak bilinçaltına, benim gibi düşünüyor o da. Doğru tabii, iki
ayrı elma.
-Bir
elmanın yarısı diyecektim…
-Ama
demedin. İşte buradan bile belli hislerinin gerçek olmadığı. Hem niye
tamamlanacaksın ki? Sen zaten tamsın, tümsün, bütünsün. Bu da öğretilmiş birşey.
Hem sana birşey diyeyim; bu bizim memleketimizde böyle, bize öğretiyorlar,
kafamıza kazıyorlar, ancak ve ancak hayatında bir erkek olduğu zaman
tamamlanacaksın, kadın olacaksın diye. Bir de bunun evlilik ve çocuk versiyonu
var..
- Ya
sen de çok uçlardasin yine bugün. Birsey demedik ki , biraz hayal kurduk, hem
Halil’e çorba koymuştum, senin yüzünden soğudu. Dur altını ısıtayım, adam işten
geldi o kadar, yorulmuştur.
-Yuh!
iyice domestik oldun sen de!
-Olurum
tabi, kötü birşey mi insanın kendine ya da kocasına yemek yapması?
-Koca
diyor ya, amma koca meraklısıymışsın.
-Değilim
canım ama, senin gibi tek başıma olmak da istemiyorum.
-Kocan
olunca tek başına olmayacak mısın?
-Hayır
olmayacağım. Bir artı bir iki eder. Bir yastıkta kocarız biz Halil'le. Eskiden
upuzun yastıklar varmış; annem anlatmıştı, kadın ve kocası başlarını o yastığa
koyarlarmış beraber uyurlarken. Işte ondan bir yastıkta kocayın derlermiş.
-Peki
sana birşey soracağım; yalnız olmakla tekbaşına olmak arasındakı farkı düşündün
mü hiç?
-Nasıl
yani, aynı şey değil mi?
-Hayır
değil. İnsan yalnız olmayı öğrenmeli.
Hele ki bir kadın, yalnız başına da var olabilmeli. Yoksa içindeki boşluğu hiçbir
Halil dolduramaz canım benim. O boşluk orda oluşmuş çocukluğunda. Onu senin
doldurman lazım. Yoksa Halil gider Malil gelir.
-Malil
diye isim mi olur be, bari Kenan olsun.
-Oldu!
Kenan Imirzalıoğlu olsun da bari
dizi film de çekeriz.
-Kenan da çok yakışıklı adam be.
-Sen de pek safsın.Yalnızlık diyorum; öğrenmeli insan kendiyle olmayı. O zaman sadece yalnızlığını doldurmak için bir erkeğe ihtiyaç duymaz. İşte o zaman gerçekten bir sevgi birlikteliği olur, ilişki olur, ilişki işte; adından belli, ilişip durur insan, yanıma iliş ,yarama yapış değil.
-Kenan da çok yakışıklı adam be.
-Sen de pek safsın.Yalnızlık diyorum; öğrenmeli insan kendiyle olmayı. O zaman sadece yalnızlığını doldurmak için bir erkeğe ihtiyaç duymaz. İşte o zaman gerçekten bir sevgi birlikteliği olur, ilişki olur, ilişki işte; adından belli, ilişip durur insan, yanıma iliş ,yarama yapış değil.
-Çok
komiksin.
-Sen
daha da komiksin.
-Evet
ya senle ben aynı kişi olduğumuza göre baya komiğiz biz.
-Son
derece geleneksel bir tarafın var. Ne kadar da modern kadın, özgür kadın olsan
da, işte bak evlilik hayalleri kurmaktan vazgeçemiyorsun.
-Ben
bunda bir sorun görmüyorum. Hem sende de o geleneksel taraf var da, sen yokmuş
gibi davranıyorsun.
-Hadi canım, ne alakası var.
-Var işte.
Hem olsa ne olacak, niye hem o hem bu olamıyoruz ki? Kim belirliyor nasıl bir
kadın olacağımızı?Ben seviyorum domestik kadını; evde yemek yapan, yoğut
mayalayan ama aynı zamanda kitap okuyan, film izleyen kadını.
-Kariyer
de yaparım , çocuk da diyorsun yani.
-Hayır
canım. Kadınları bu toplum küçümsüyor diyorum hem de kadınların kendisi. Kadınlığı
kötü birşey gibi düşünüyorsunuz. Oysa ki kadın ne kadar yumuşak, derin bir şey…
-Hımm gördük
o yumuşak derin kadınlara ne olduğunu. Hepsini ezip geçiyorlar.
-Kim
eziyor, baksana senin yaptığın nedir ki? Asıl sen eziyorsun. Küçümsüyorsun.
-Yok
daha neler.
-Daha neler ya!Sen bir kere saygı duymuyorsun. Kafanda bir kadın modeli var. Şöyle olmalı, böyle olmalı...başka bir hale tahammül edemiyorsun.
-Daha neler ya!Sen bir kere saygı duymuyorsun. Kafanda bir kadın modeli var. Şöyle olmalı, böyle olmalı...başka bir hale tahammül edemiyorsun.
-Ya ben
senin iyiliğin için söylüyorum.
-Bu
hayaller boşuna canım benim. O Halil senin beyaz atlı prensin değil. Onun gerçekte
kim olduğunu bilmeden kafandaki erkek tanımını hoop adama yüklüyorsun. Sonra da
öyle çıkmayınca vay efendim bu erkekler de hiç çabalamıyor. Bir bak bir tanış,
adam gerçekte nedir, kimdir, senin için
ne kadar çaba harcayacak, ona göre karar verirsin. Oysa ki sen ne yapıyorsun?
Adama baştan hoop,100 milyon kredi veriyorsun. Sonra da bekliyorsun ki taksit taksit ödesin sana.
-Bu çok
saçma oldu bu tanım bari kredi
kartiniz borcundan dolayi kapanmıştır
diye bitir de ben de güleyim.
-Düğmeye
bas inicez!
-Geldik
mi?
-Geldik.
-Off
ya, hergün de trafik olur bugün 10 dakikada geldik.
-Ne güzel
işte.
-Ama
Halil…
-Ya bırak
Halili Malili hadi evimize gidicez, daha yemek yapıcaz. Balık aldım hem.
-Halil de balık
çok sever…